Fikirci Bey yeni yazısında, Rusya ile Ukrayna içinde 8 gündür devam eden savaşı değerlendirdi.
Ben artık ABD’nin dolaylı yada direkt başlatmış olduğu sürtüşmelerde bir iç tutarlılık aramaktan vazgeçtim.
11 Eylül olaylarının müsebbibi olarak Usame bin Ladin’i suçlarken gidip Irak’a saldırmanın iç tutarlılığı neydi? Esad, halkını bombalarken birden DAEŞ nerden çıktı? NATO üyesi ve AB üye talibi Türkiye varken Türkiye düşmanı PYD-PKK’ya parasız tabanca yağdırmanın anlamı neydi?
Benim gördüğüm kadarı ile ABD ve AB’nin ikiyüzlülüğünden başka bir izahat yok. Demokrasi ve insan hakları adı altında dünyaya ayar vermek. Eskiden bu da belirli bir mantığa dayanırdı.
Varşova Paktına karşı stratejik tedbir almak şeklinde. Şimdi o şekilde bir düşman da yok. Sovyetler Birliği çökerek ABD’ye en büyük kazığı attı. Bu sebeple artık ABD’nin dev tabanca sanayiini mantıklı kılacak bir niçin kalmadı.
Fakat anlaşıldı ki ABD düşmansız yaşayamaz. Bir yerlerde bir İslami terör uydurarak birazcık düşman ihtiyacını giderdi. Şimdi ise “good old Russian bear”ı uykusundan uyandırdı, sevgili düşmanına tekrardan kavuştu. Herhalde bu durumdan en oldukça mutlu olan ABD’dir.
Solcuların klasik “ABD, ülkeleri bölüp harp çıkarıyor, tabanca satıyor” açıklamasına dönecek ve emperyalizmi bu kadar sığ bir tanıma sıkıştıracak değilim. Evet, tabanca satışı var o aslına bakarsan cepte, ona “McDonnell Douglas/Lockheed Martin” emperyalizmi deniyor.
O altta sürüyor fakat yeni emperyalizmin adı “Bill Gates/Jeff Bezos/ Zuckerberg” emperyalizmi. Bunun kuralları başka. Hatta bunun bir buyuruculuk değil, direkt bir “imparatorluk” bulunduğunu öne sürenler de var.
Doğrusu oyunun kuralları değişik. Tabanca satıp insanları öldürmek yetmiyor, yaşayanları da her biri ayrı cep telefonu, bilgisayar/tablet sahibi sözüm ona özgür bireyler yapmak da gerekiyor.
Hay Tanrı mevzu gereksiz uzadı fakat meraklısına hakkaten de şu anda bu mevzuda ağır bir münakaşa sürüyor. Benim bu noktaya gelmemin amacı yeni imparatorlukta millet devletlerin artık dikkate alınmaması, millet ötesi yada devletleşmemiş bir ekip aktörlerin “vasıta” olarak kullanılıp bölgesel sonuçlar elde edilmesi…
Ha, siz benden Ukrayna-Rusya çatışması ile ilgili somut bir şeyler söylememi mi bekliyorsunuz? Peki. Putin ne istiyor? Kiev hükümetinin Luhansk ve Donetsk “halk cumhuriyetlerini” ve Rusya’nın Karadeniz Yarımadası’ndaki Kırım üstündeki egemenliğini tanımasını, Ukrayna’nın askerden arındırılması ve yansız bir statü verilmesini istiyor.
Doğrusu sınırında ABD/NATO füzeleri (muhtemelen de nükleer) ile donatılmış bir devlet istemiyor.
Zelenski ne istiyor? NATO ve AB üyesi olmak, Rusya’nın etkisinden tam olarak kurtulmak öteki AB ülkeleri şeklinde refah içinde yaşamak istiyor. Fakat Zelenski’nin ne istediğinin bir önemi yok. Bu sebeple ABD/AB bu istekleri destek sunar şeklinde görünmekle beraber bu yönde hiçbir adım atmıyor.
Muhtemelen de atmayacak. Bu sebeple onlar için Ukrayna millet devletinin bağımsız ve demokratik bir devlet olmasının gerçekte hiçbir önemi yok. Öyleki olsaydı daha harp başlamadan Putin’in kolay talepleri yerine getirilir ve mevzu kapanırdı.
Cenk asla başlamazdı bile. Hayır, mevzunun kapanması istenmiyor. Putin’in saldırganlaşması, muharebeye zorunlu bırakılması ve ortaya çıkan kanlı tabloda bir Hitler, bir Hümeyni, bir Saddam, bir Kaddafi yaratılması çabası var.
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jen Psaki salı günü yapmış olduğu açıklamada, ABD’nin, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali esnasında harp suçlarının işlenip işlenmediğini yakından incelediğini ve mevzuyla ilgili dünyanın dört bir tarafındaki ortaklarıyla görüştüğünü söylemiş oldu.
Doğrusu Putin’in peşine çoktan düşüldü bile. 1979 altüst oluşundan sonrasında İran ile ilgili en mühim parametre sizce neydi? İran’ın bir İslam devleti olması falan mı? Hayır.
O günden sonrasında İran ile ilgili en mühim parametre İran’ın petrolünü kendi istediği şeklinde, kendi istediği fiyata satamamasıydı, hatta ABD istemezse asla satamamasıydı.
Benzer statü Irak ve Suriye’de de sağlandı. Irak petrolü ABD ne kadar isterse o denli satılıyor, Suriye petrolü ise artık PYD’li haydutlar aracılığı ile çalınıp satılıyor. İşte benzer bir belirsizlik Rusya Federasyonu için de gerçekleştirilmek isteniyor.
Enerji dengesinde AB, Rusya karşısında zayıf, bu denge değiştirilmek isteniyor. Rusya’nın kendi doğalgaz kaynakları üstündeki kontrolünü kaybetmesi isteniyor.Fakat ABD/AB’nin anlamadığı şu, Putin bir Saddam değildir, 5-10 bin Rus askeri öldü diye de Rusya karmaşaya düşmez.
Putin ölmediği sürece bir adım geri atmaz. ABD/AB, ikiyüzlülüğünü sürdürüp Ukrayna’yı insan kalkanı olarak kullandığı ve gerçek anlamda destek vermediği sürece de Ukrayna büyük kayıplar yaşayacaktır.
Putin şu anda Ukrayna’daki insani zayiatı sınırı olan tutmaya çalışmakta, ağırlıkla stratejik tesisleri vurmakta, hatta evvel haber verip bölgenin boşaltılmasını istemektedir.
Fakat ABD bununla razı gelmiyor, istiyor ki Putin de Esad şeklinde “carpet bombing” ( seçilen bir arazinin her yerine hasar vermek için meydana getirilen geniş bir alan bombardımanı) yapsın da sivil kayıplar artsın.
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken BM İnsan Hakları Konseyi’ne gönderilmiş olduğu video mesajında, “Rus saldırıları okulları, hastaneleri ve konutları vuruyor. Rusya’nın insan hakları ihlalleri ve internasyonal insancıl hukuk ihlallerine ilişkin haberler her saat artıyor.” dedi.
Oysa Putin’i bu noktaya kadar iten kendileri ve bunu bilhassa istediler.Biz kendi işimize dönecek olursak, bir değerlendirmeye nazaran: “Türk ekonomistleri Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin Türk ekonomisi üstüne etkilerinin ilk aşamada 30 ila 35 milyar dolara ulaşacağını ifade ediyor. Örnek olarak Türkiye’ye gelen turistlerin yüzde 20’si Rusya’dan, yüzde 10’u Ukrayna’dan olmak suretiyle ortalama yüzde 30’u çatışma bölgelerinden geliyor. Bunların mali getirisi Türkiye’nin toplam gezim gelirinin yüzde 15-20’sine denk geliyor. Dolayısıyla bu yıl turizmin zarar görmesi yüzünden beklenen yitik beş milyar dolara yaklaşıyor.”
Doğrusu pandeminin üstüne bir kambur daha. Dünyanın bu en zor döneminde gidip Ukrayna’yı NATO’ya alma sözü verip sonrasında da Rusya karşısında yüzüstü bırakarak katliamlar yaşanmasını ve Putin’in bir caniye dönüşmesini hesaplayan ABD’nin dünya barışına katkısı bu…
Elbet bu çatışma bir noktada bitecek, Ruslar ve Ukraynalılar yine Türkiye’ye akacak. Peki, bir Rus ve bir Ukraynalı iyi mi yan yana iki şezlonga havlularını serip yatabilecekler? İşte bizim düşünmemiz ihtiyaç duyulan konulardan biri bu.
Fakat enseyi karartmayalım.
Biz büyük seviyede taraf tutmadık ve Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmayacağımızı söyledik. Başkanımız “Ne Rusya’dan ne de Ukrayna’dan vazgeçeriz” diyerek kimsenin gazına gelmeyeceğimizi, kendi çıkarlarımıza bakacağımızı açıkça ortaya koydu.
(İşte bu şekilde durumlarda insan icracı bir başkanın önemini anlıyor) Benim inancım o ki, çatışmalar sona erdiğinde ki kısa süre sonrasında sona erecek, şu sebeple ABD çatışma sonrası Rusya’ya yönelik yaptırımları iple çekiyor, biz karlı çıkacağız. Bu sebeple bazı ülkeler Rusya’ya karşı yaptırımlarını sürdürürken Rus turistleri de yatırımları da kaybedecek, biz kaybetmeyeceğiz.
Hayır, bu mevzuya girmek istemiyordum fakat söylemeden de geçemeyeceğim. Dünya yanarken saçını taramakla ve doğmamış çocuğa başbakanlık donu dikmekle meşgul bizim altılı ganyandan birisi de “Akdeniz’de hepimiz gaz arıyor, bir tek biz arayamıyoruz. Bu sebeple dış politikadaki politikasızlık, enerjide de bizi vuruyor” cümlesini kurabildi…
Ne diyeyim? Tanrı akıl düşünce de vermiyor ki…
@kalemciler